Anti aging mezoterapi, yaşlanmanın cilt üzerindeki etkilerini yavaşlatmak, cildin kaybettiği canlılığı ve sağlığı geri kazandırmak ve daha genç, daha taze bir görünüme kavuşmak amacıyla, cildin ihtiyaç duyduğu vitamin, mineral, amino asit, hyaluronik asit ve antioksidan gibi değerli bileşenlerin, çok ince iğneler aracılığıyla doğrudan cildin orta tabakasına (dermis) enjekte edilmesine dayanan, son derece etkili ve kişiselleştirilebilir bir medikal estetik yöntemidir.
Bu tedavi, cildin yüzeyine sürülen kremlerin veya serumların asla ulaşamayacağı derin katmanlara etki ederek, cildin onarım ve yenilenme mekanizmalarını hücresel düzeyde tetikler. Adeta cilde, ihtiyaç duyduğu tüm besinleri bir “serum” gibi sunan bu yöntem, cildin kolajen ve elastin üretimini artırır, nem kapasitesini yükseltir ve onu serbest radikallerin yıpratıcı etkilerine karşı daha dirençli hale getirir.
İstanbul’un dinamik ve modern estetik anlayışının merkezi olan Etiler’deki kliniğimizde, Doktor Selin Zehra Uçar olarak, her cildin benzersiz bir ihtiyacı ve hikayesi olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle, standart bir anti aging yaklaşımı yerine, her hastamızın cildini detaylıca analiz ederek, ona özel olarak hazırladığımız “kokteyller” ile mezoterapi uygulamasını gerçekleştiriyoruz. Amacımız, cildinize sadece bir işlem yapmak değil, ona adeta bir “vitamin takviyesi” ve “gençlik iksiri” sunarak, zamanın izlerini nazikçe silmek ve cildinizin doğal güzelliğini ve sağlığını en üst düzeye çıkarmaktır.
Bu kişiye özel anti aging mezoterapi yaklaşımı, cildinize gösterdiğiniz özenin en bilimsel ve en etkili yollarından biridir.
Cildin Beslenmesi: Neden Cilt Altına Enjeksiyon Gerekli?
Cildimizin sağlıklı, canlı ve genç kalabilmesi için, tıpkı vücudumuzun diğer organları gibi, sürekli olarak beslenmeye, neme ve korunmaya ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaçları karşılamak için her gün çeşitli kremler, serumlar ve losyonlar kullanırız.
Ancak, bu topikal ürünlerin etkinliği, cildimizin en dış katmanı olan epidermisin koruyucu bariyer fonksiyonu tarafından önemli ölçüde sınırlanır. Epidermis, vücudumuzu dış dünyanın zararlı etkilerinden (bakteriler, toksinler, UV ışınları) korumak için tasarlanmış, son derece sofistike ve sıkı bir bariyerdir.
Bu bariyer, zararlı maddelerin içeri girmesini engellerken, maalesef ki kullandığımız bakım ürünlerinin içerisindeki değerli moleküllerin de cildin alt katmanlarına, yani asıl ihtiyaç duyuldukları yere ulaşmasına büyük ölçüde engel olur. Cildimizin asıl canlılık ve gençlik merkezi, epidermisin altında yer alan dermis tabakasıdır.
Dermiste, cildimize sıkılığını ve yapısını veren kolajen, esnekliğini sağlayan elastin lifleri ve cildin nemini tutan hyaluronik asit molekülleri bulunur. Tüm bu önemli yapı taşları, fibroblast adı verilen fabrika hücreleri tarafından üretilir. Yaşlanma süreci, güneş hasarı ve diğer çevresel faktörler, bu fibroblastların aktivitesini yavaşlatır ve dermisteki bu değerli yapıların azalmasına neden olur. Sonuç olarak cilt incelir, kurur, sarkar ve kırışır.
İşte anti aging mezoterapi tedavisinin temel mantığı ve gerekliliği bu noktada ortaya çıkar. Bu tedavi, cildin koruyucu bariyerini bypass ederek, cildin ihtiyaç duyduğu tüm canlandırıcı ve onarıcı bileşenleri, yani vitaminleri, mineralleri, amino asitleri ve hyaluronik asiti, doğrudan fibroblastların ve diğer yapısal elemanların bulunduğu dermis tabakasına ulaştırmayı hedefler. Bu, adeta bir bitkinin yapraklarını sulamak yerine, besinleri doğrudan köklerine vermek gibidir.
Bu doğrudan “besleme” yöntemi, birçok olumlu biyolojik süreci aynı anda tetikler. Cildin altına enjekte edilen bu zengin kokteyl; Fibroblastları Uyarır: Amino asitler ve peptitler gibi bileşenler, yavaşlamış olan fibroblast hücrelerine “üretimi artır” sinyali gönderir. Bu, yeni ve sağlıklı kolajen ve elastin sentezini başlatır, bu da cildin zamanla daha sıkı ve esnek hale gelmesini sağlar.
Yoğun Nemlendirme Sağlar: Kokteyllerin içindeki saf hyaluronik asit, cildin su tutma kapasitesini anında artırır, cilde dolgunluk ve parlaklık kazandırır.
Antioksidan Koruma Sağlar: C, E vitaminleri ve glutatyon gibi güçlü antioksidanlar, cildi serbest radikallerin neden olduğu hücresel hasara karşı korur ve yaşlanma sürecini yavaşlatır.
Dolaşımı Artırır: Enjeksiyonların kendisi ve bazı bileşenler, bölgedeki mikro dolaşımı artırarak cildin daha iyi oksijenlenmesini ve beslenmesini sağlar. İstanbul gibi hava kirliliğinin ve stresin cildi sürekli tehdit ettiği bir ortamda, cildin bu derinlemesine beslenmeye ve korunmaya daha da fazla ihtiyacı vardır. Etiler’deki kliniğimizde, Doktor Selin Zehra Uçar olarak, her hastamızın cildinin neye “aç” olduğunu belirleyerek, ona özel bir anti aging mezoterapi menüsü hazırlıyoruz. Bu, cildinizin sağlığını temelden iyileştiren, bilimsel ve son derece etkili bir yaklaşımdır.
Anti Aging Mezoterapi
Anti Aging Mezoterapi, yaşlanma sürecinin cilt üzerindeki olumsuz etkilerini yavaşlatmak, mevcut yıpranma belirtilerini onarmak ve cildin genel kalitesini ve sağlığını artırmak amacıyla, kişiye özel olarak hazırlanan zengin içerikli “kokteyllerin” mikroenjeksiyon tekniği ile cildin orta tabakasına (dermis) uygulanması işlemidir.
Bu yöntem, “mezoderm” (orta deri) ve “terapi” (tedavi) kelimelerinin birleşiminden adını alır ve temel felsefesi, sorunun olduğu yere doğrudan ve etkili bir şekilde müdahale etmektir. Cildin ihtiyaç duyduğu canlandırıcı maddeleri, kan dolaşımına karışmadan, yüksek konsantrasyonlarda doğrudan hedef dokuya ulaştırarak, maksimum fayda ve minimum yan etki sağlamayı hedefler.
Bu, cildin biyolojik fonksiyonlarını destekleyen, onu içten dışa besleyen ve yeniden yapılandıran, son derece sofistike bir anti aging stratejisidir. Anti aging mezoterapinin en büyük gücü, “kişiye özel” olmasından gelir. Her cilt farklıdır; bazı ciltler nemsizliğe, bazıları elastikiyet kaybına, bazıları ise lekelenmeye veya matlığa daha yatkındır.
Bu nedenle, tek bir standart kokteyl yerine, hastanın yaşına, cilt tipine, genetik yapısına ve mevcut sorunlarına göre bir içerik kombinasyonu hazırlanır. Bu kokteyller, cildin genç ve sağlıklı kalması için gerekli olan birçok farklı bileşeni içerebilir. İstanbul, Etiler‘deki kliniğimizde, Doktor Selin Zehra Uçar olarak, bu kişiye özel kokteylleri hazırlarken geniş bir terapötik cephaneden yararlanıyoruz:
Hyaluronik Asit: Neredeyse tüm anti aging mezoterapi kokteyllerinin temel taşıdır. Cildin ana nemlendiricisidir. Cilde anında nem, dolgunluk ve parlaklık kazandırır. İnce kuruluk çizgilerinin açılmasına yardımcı olur.
Vitaminler: Vitamin C: Güçlü bir antioksidandır, cildi serbest radikallere karşı korur, kolajen sentezini uyarır ve leke tedavisinde renk açıcı etki gösterir.
Vitamin A (Retinol): Hücre yenilenmesini düzenler, cilt tonunu ve dokusunu iyileştirir. –
Vitamin E: Cildi nemlendirir ve antioksidan koruma sağlar.
B Grubu Vitaminleri: Cildin metabolik fonksiyonları için gereklidir.
Mineraller: Çinko, selenyum, bakır, silisyum gibi mineraller, cildin enzimatik reaksiyonlarında ve antioksidan savunma sistemlerinde kilit rol oynar. Özellikle silisyum, kolajen ve elastin liflerinin yapısını güçlendirir.
Amino Asitler: Cildin yapısal proteinleri olan kolajen ve elastinin temel yapı taşlarıdır. Arjinin, prolin, glisin gibi amino asitleri cilde vermek, yeni proteinlerin sentezini doğrudan destekler.
Peptitler: Hücreler arası iletişimi sağlayan, onarım ve yenilenme sinyallerini taşıyan akıllı moleküllerdir. Büyüme faktörlerini taklit ederek veya kolajen yıkımını engelleyerek çalışırlar.
Koenzimler ve Nükleik Asitler: Hücresel enerjiyi (ATP) artırır ve protein sentezini düzenleyerek cildin onarım kapasitesini yükseltirler. Somon DNA’sı (PDRN): Son yıllarda popülerliği artan bu içerik, hasarlı hücrelerin onarılmasını ve yeniden yapılanmasını sağlayan polinükleotitler içerir. Cildin kendini yenileme kapasitesini güçlü bir şekilde tetikler.
Bu zengin içeriklerin doğru kombinasyonu, cilde çok yönlü bir tedavi sunar. Bu tedavi, sadece bir soruna odaklanmak yerine, cildin genel sağlığını ve direncini artırarak, yaşlanma sürecine karşı bütüncül bir koruma ve onarım sağlar.
Uygulama Süreci ve Seans Protokolü
Anti aging mezoterapi uygulamasının süreci, hastalarımız için konforlu, pratik ve güvenli bir deneyim sunacak şekilde tasarlanmıştır. Bu tedavinin etkinliği ve başarısı, doğru bir teşhis, kişiye özel hazırlanmış bir kokteyl ve düzenli olarak uygulanan bir seans protokolüne sıkı sıkıya bağlıdır.
İstanbul, Etiler‘deki kliniğimizde, Doktor Selin Zehra Uçar olarak, her hastamızın bu süreçten en yüksek faydayı görmesi için titiz bir tedavi planı oluşturur ve uygularız. Süreç, her zaman olduğu gibi, bir uzman hekim konsültasyonu ile başlar.
Bu ilk ve en önemli görüşmede, hastanın cilt analizi detaylı bir şekilde yapılır. Cildin nem ve yağ oranı, elastikiyet seviyesi, gözeneklerin durumu, çizgilerin derinliği ve lekelenme gibi sorunlar dikkatle incelenir. Hastanın yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları, güneşe maruziyet durumu ve genel sağlık geçmişi öğrenilir. Bu bilgiler ışığında, hastanın cildinin hangi bileşenlere daha çok ihtiyaç duyduğuna karar verilir ve kişiye özel bir mezoterapi kokteyli formüle edilir.
Tedavinin hedefleri, seans sayısı ve aralıkları bu aşamada hastayla birlikte netleştirilir. Uygulama günü, hastanın yüzü veya tedavi edilecek diğer alanlar (boyun, dekolte, el sırtı) makyaj ve kirden arındırılır.
Cildin hassasiyetini en aza indirmek ve hastanın konforunu sağlamak amacıyla, işlemden yaklaşık 20-30 dakika önce uygulama yapılacak bölgeye lokal anestezik etkili bir krem sürülür. Anestezik krem etkisini gösterdikten sonra, cilt antiseptik bir solüsyonla silinerek işleme hazır hale getirilir.
Hekim, daha önce hazırlanan kişiye özel anti aging mezoterapi kokteylini, çok ince ve çok kısa iğneler (genellikle 4 mm uzunluğunda, 30-32G kalınlığında) kullanarak cildin orta tabakasına (dermis) enjekte eder. Enjeksiyonlar, cilt altına yaklaşık 1-2 cm aralıklarla, küçük noktacıklar halinde yapılır.
Bu yönteme “nokta nokta” (point by point) tekniği denir. Alternatif olarak, hekim cildin yüzeyinde çok sayıda yüzeysel çizik oluşturarak ilacın bu çiziklerden emilmesini sağlayan “nappage” tekniğini de kullanabilir. Hangi tekniğin kullanılacağı, tedavi edilen bölgeye ve hekimin tercihine göre değişir.
Tüm enjeksiyon işlemi, uygulama alanının büyüklüğüne bağlı olarak genellikle 15 ila 20 dakika gibi kısa bir sürede tamamlanır. İşlem sonrası, enjeksiyon bölgelerinde hafif bir kızarıklık ve küçük kabarcıklar (papüller) görülebilir. Bu, ilacın cilt altına verildiğini gösteren normal bir reaksiyondur ve genellikle birkaç saat içinde tamamen kaybolur.
Hasta işlemden hemen sonra günlük yaşamına dönebilir. Seans protokolü, tedavinin en önemli parçasıdır. Anti aging mezoterapi, tek seanslık bir mucize değildir; etkileri zamanla ve seanslar tekrarlandıkça birikerek ortaya çıkar.
Genellikle, cildin durumuna göre bir başlangıç kürü planlanır.
Başlangıç Kürü: Genellikle 1 ila 4 hafta aralıklarla, toplam 4-6 seans olarak uygulanır. Bu yoğun başlangıç fazı, cildin ihtiyaç duyduğu besinlerle doyurulmasını, kolajen üretiminin güçlü bir şekilde tetiklenmesini ve cildin yeniden yapılanma sürecinin başlatılmasını hedefler.
İdame Seansları: Başlangıç kürü tamamlandıktan ve ciltte istenen canlanma sağlandıktan sonra, bu olumlu etkinin korunması amacıyla idame seanslarına geçilir. Genellikle 3 ila 6 ayda bir yapılacak tek bir seans, cildin sağlığını ve gençliğini korumak için yeterli olacaktır. Bu düzenli tedavi planı, cildinize yaptığınız uzun vadeli bir sağlık ve güzellik yatırımıdır.
Kimler İçin Uygundur ve Beklenen Sonuçlar Nelerdir?
Anti aging mezoterapi, cilt kalitesini artırmak, yaşlanma sürecini yavaşlatmak ve daha sağlıklı, daha canlı bir cilde kavuşmak isteyen hemen hemen her yaştan ve her cilt tipinden birey için uygun, son derece esnek ve kişiselleştirilebilir bir tedavi yöntemidir.
Özellikle cerrahi müdahalelerden veya daha invaziv işlemlerden çekinen, doğal bir gençleşme arayışında olan kişiler için mükemmel bir seçenektir.
İstanbul, Etiler‘deki kliniğimizde, Doktor Selin Zehra Uçar olarak, bu tedaviyi çok geniş bir hasta profiline başarıyla uygulamaktayız. Bu tedavi için en ideal adaylar şunlardır: Yaşlanmanın İlk Belirtilerini Fark Edenler: 20’li yaşların sonu ve 30’lu yaşların başında, ciltlerinde hafif bir matlık, kuruluk, ince çizgiler ve elastikiyet kaybı hissetmeye başlayanlar için mükemmel bir koruyucu ve önleyici anti aging yöntemidir.
Cildin yaşlanma sürecine erken müdahale etmek, ileriki yaşlarda daha büyük sorunların ortaya çıkmasını engeller.
Mat, Cansız ve Yorgun Ciltlerden Şikayetçi Olanlar: Sigara kullanımı, stres, uykusuzluk, yoğun iş temposu ve çevresel faktörler nedeniyle cildi solgun ve yorgun görünen kişiler için ideal bir canlandırma tedavisidir.
Anti aging mezoterapi, cilde anında bir parlaklık, nem ve enerji kazandırır.
Kuru ve Nemsiz Ciltler: Cildinin sürekli gergin ve kuru olmasından şikayetçi olanlar için, içeriğindeki yoğun hyaluronik asit sayesinde derinlemesine bir nemlendirme sağlar. İnce
Çizgileri ve Hafif Kırışıklıkları Olanlar: Göz çevresi, alın, ağız çevresi gibi bölgelerdeki ince çizgilerin ve hafif kırışıklıkların görünümünü, kolajen üretimini tetikleyerek ve cildi nemlendirerek etkili bir şekilde yumuşatır.
Cilt Tonu Düzensizlikleri ve Yüzeysel Lekeleri Olanlar: İçeriğindeki C vitamini gibi leke açıcı ve antioksidan bileşenler sayesinde, cilt tonunun daha homojen hale gelmesine ve yüzeysel lekelerin renginin açılmasına yardımcı olabilir.
Elastikiyet Kaybı ve Hafif Sarkma Sorunu Yaşayanlar: Cildin sıkılığını ve elastikiyetini artırarak, yüzde daha toparlanmış ve gergin bir his yaratır. Ancak, bu tedavinin hamile veya emziren kadınlara, kanama bozukluğu olanlara, aktif otoimmün hastalığı olanlara, içeriğindeki maddelere karşı bilinen bir alerjisi olanlara ve uygulama yapılacak bölgede aktif enfeksiyonu veya açık yarası bulunan kişilere uygulanması önerilmez.
Beklenen Sonuçlar: Anti aging mezoterapinin sonuçları, seanslar ilerledikçe kümülatif olarak ortaya çıkar. Bu, bir dolgu gibi anlık bir hacim etkisi değil, cildin kalitesinde zamanla meydana gelen biyolojik bir iyileşmedir.
İlk Seanstan Sonra: Genellikle ciltte anında bir parlaklık, canlanma ve nemlilik hissedilir. Cilt daha “dinlenmiş” ve taze görünür.
Kür Boyunca (2-3 Seans Sonra): Cildin kolajen üretimi artmaya başlar. Cildin daha sıkı ve daha esnek olduğu hissedilir. İnce çizgiler yumuşamaya başlar. Cildin dokusu daha pürüzsüz hale gelir.
Kür Tamamlandıktan Sonra: Tedavinin nihai etkileri, son seanstan sonraki haftalarda ve aylarda oturmaya devam eder. Cilt kalitesinde genel bir artış, elastikiyette belirgin bir iyileşme, çizgilerde gözle görülür bir azalma ve daha homojen, aydınlık bir cilt tonu elde edilir.
Elde edilen sonuçların kalıcılığı, kişinin yaşına, cilt yapısına ve yaşam tarzına bağlı olmakla birlikte, genellikle başlangıç kürü sonrası etkiler aylarca devam eder. Düzenli olarak 3-6 ayda bir yapılan idame seansları ile bu sağlıklı ve genç görünümün sürekli olarak korunması hedeflenir. Bu, cildinizin sağlığına ve geleceğine yaptığınız değerli bir yatırımdır.